31 Mart 2015

GALAKSİ TARİHİ 4



Galaksi Tarihi 4
Lance White: Galaksi tarihimizi tekrar keşfetmeye çalışıyoruz, bir önceki bölümde Galaksi yaratıcısının denetim için yeryüzüne indiğinden bahsediyorduk sanıyorum, ve bu olay da ........
Andrew Bartzis: 2013’ün Mart’ın 20si ile 22ci günü. Genevo’da SERN’ü kullanıp gerçekleri saptırmak istediler, tabi ki oyundan atıldılar. Fotbol maçında olduğu gibi, kırmızı kart gördüler, en... temel kuraları hiçe saydılar; zaten her zaman kurallara uymayıp onları bozarlardı ama bu defa en temel olan kuralları bozdular. ‘Galaktik Yükseliş Makinası’ndan çıkarılıp, ‘Mezun olma zaman -akımı’ndan atılmışlardır. Penaltı her iki tarafa da uygulanmıştır, Karanlık ve Aydınlık taraf hainlik içinde Galaksi Yaratıcı’sının isteğini değiştirmeye kalkıştılar, uzun süreden beri iki ayrı kutubu, Karanlık ve Aydınlığı, Tarafsızlığı hiç dikkate almadan deneyimlediklerinden, kendi amaçlarını yitirdiler.
Lance White: Tabi ki.... isabetli.
Andrew Bartzis: Işık Varlıklar kapı dışı edildiler - Karanlık Varlıklar kapı dışı edildiler. Bu noktada Yaratıcı, ‘İçine-girme kuralı’ olarak bilinen uygulamayı yürürlüğe koydu. Kovulanların bünyelerine yeni ruhlar yerleştirildi, yeni ruhlar eskilerin hali hazırdaki kontratlarını ve içinde bulunduğumuz zaman akışı (çizgisi) fonksiyonlarını da üstlendiler. Böylelikle yönetim sistemindeki ilk değişiklik yapıldı.
Lance White: Ahhh..... wow.
Andrew Bartzis: Yönetim sistemindeki ikinci değişiklik ise; verilen aradan sonra, ‘içine-girme’ yolu ile yerleştirilen ve ‘Oterite ve Kontrol’ sisteminin parçası olan bu yeni ruhlar da tarfsız, politik amacı, ruhsal consepti, dogması olmayan ruhlar ile değiştirilecekler. Bunların temel görevi ise, bilgi ve çözümü görüp, bizlerin... Canlı Türü olarak Ruh-Kod’larını tamamlamak.
Lance White: Ohhh - fevkalade!
Andrew Bartzis: ‘Galaktik Yükseliş Makinası’ nın amacı 2.300 Canlı Tür’ünü herzaman birbirleri ile savaşır halde tutup, drama yaratarak tek Canlı Tür’üne indirgemekti. Başarınca bu Tür’lerin DNA’larını kendi amaçları doğrultusunda kullanacaklar.
LW: Elbette.... anlamlı...
AB: Bundan dolayıdır bütün bu gezegenler Güneş Sistemine yapılandırılmıştır.
LW: Bizim ‘Güneş sistemi’mizde kaç tane Gezegen var?
AB: 66 tane.
LW: 66 tane mi. Neden bize...12 tane deniyor?
AB: Çünkü, bu gerçekliği yazılan kitaplar (öğretilen) yaratıyor. Daha önce söylediğim gibi Yıldızları iyi izleyen Toplumlar var, Sümer’lilerin kayıtlarına baktığımızda, Venüs’ü Mars’ı biliyorlar...herşeyi biliyorlar! Renklerini bile, suyun olup olmadığını dahi biliyorladı. Yıldızları izleyen toplumlar, ‘Uzaktan Deneyimleme’ tekniklerini kullanarak bütün bunları bilmekteydiler.
LW: Hmm.... İlginç. Bilim dünyası insan zekasının yerini alacak teknolojiler üzerinde çalışmalar yapmaktalar, buna ne dersiniz?
AB: Atlantis ve Lemuria’nın batış nedeninin tekrar oluşması. Toplumların başarısızlığının ve batışının nedeni, herzaman teknolojinin bir nesilden diğerine aktarılmasında yatmakta. Toplum, Karanlık, Aydınlık ve Tarafsızlık içinde dengesini bulamamakta. Kendilerine verilen en basit teknoloji ile bile güçlü bir Varlık olabileceğinin farkına bile varamıyacak özgür iradesi olmayan ‘Oterite ve Kontrol Sistemin’ de söz sahibi olan çok büyük sayıda çok düşük vibrasyonlu Varlık’lar var. Zaman seyehati teknolojisinin kullanımında olduğu gibi. Zaman savaşları hakkında bunca zamandan beri konuşmamın nedeni, son 52 Milyon yıldan beri yapılan herşeyin 2011 ile 2014 zaman dilimi için olduğunu vurgulamak içindir. Gerçekten herşey ama herşey bu zaman dilimi için yapılmıştır! Havada asılı şehirlerin yaptığı sıçramalar.....herzaman o nokta için – çalan plak’ı düşün, pikabın iğnesi plak’ın en dışından başlayıp olukların içinde ilerleyerek....... Galaktik Güneş etrafındaki hareketimiz gibi...en son bölüme geldiğimizde, pikabın iğnesi teması kesip yukarı kalkar, kol geri gelir ve tekrar baştan başlar. Bilmem anlaşıldı mı?
LW: Hmm..
AB: Bir askeri bütçemiz var ve bu bütçe altında çok sayıda projeler var..... bunlar karanlık projeler, derin karanlık projeler – zaman yolculuğu yapan Varlıklar bunların yapılacağını hep bilmekteydiler...
LW: Elbette...
AB: Dolayısı ile bu tür projeler, parasal destek bulabilmesi için askeri teşkilatlara dahil edildi. Karanlık teknolojiler üretildi.  Teknolojinin hali hazırda çalıştığını Seneto ve Kongre bile bilmiyordu. Her on yılda gelecekten biri gelip, 1900, 1910, 20, 30, 40’ların başlarında......insanları, mezun olunabilecek zaman- akımında geçmişe ve geleceğe gönderebilecekleri yeterince paranın ve teknolojinin olup olmadığını kontrol eder. Bugün yaptıklarını karşılamak için aldıkları parayı örtbas etmek amacı ile  onbinlerce sahte zaman akımıları yaratmışlardır.
LW: Ahh...kaç tane sahte...pekiala, yaratılan bütün zaman akışları bir noktada çökmeyecek mi?
AB: Bütün zaman- akımları çöktü, 2011 den bu yana bizler sadece bir zaman akımında yaşıyoruz....Ancak yaratma gücü olan bizler yeni zaman akışları da yaratabiliriz. Düşün eğer kolun kesildiyse, yok olan kolunu hala hissedebilirsin, buna ‘hayalet uzuv sendromu’ denir. Eğer 300.000 zaman- akımı olan bir Dünyaya doğduysan ve bir gün bu zaman - akımları aniden ortadan kaybolduğunda, varlıklarının farkında olmasan da onlar hala senin bir parçandır.
LW: Eveet...
AB: Ve onları rüya yolu ile geri getirebilirsin. Gemiler, hava Perileri, Bulut Gemiler tekrar ‘zaman-akımları’ yaratmamızı engellemek için buradalar.
LW: Ahhh... Peki, çok ilginç geliyor. Peki şimdi hala bütün bu kara bütçeler yapılıyor mu?
AB: Evet, paranın çok büyük kara bir yüzü var.... Bakın neler yaşıyoruz şu an.....Borsa düşmekte, karanlık tarftan paralar çekilip 3. Boyut matrix’e yatırılmakta ve kaynakta açıklanmamakta.
LW: Evet, evet.....
AB: Birçok kez tarif ettim, bu olay ‘üç ahbap çavuş’ filmi gibi olacak......etek gelen rüzgar ile havalanıp iç giysiler görünecek – her zaman tekrar ve tekrar edecek, örtbas etmeye çalıştıklarında bu defa şakayı yapan ben olacağım.
LW: Öyleyse bunlar hep görülecek.......
AB: Hali hazırda asıl komik kısmını yaşamadık!
LW: Şu noktaya kadar işin hep angarya kısmını gördük....ve oldukça yoğun (ağır)...göründüğü kadar, en gülünç kısım ilk köşeyi dönünce görülecek.
AB: Evet. Ve dalgalar halinde olacak....ve sonra, bilinç gevşeyecek. Birlik Bilincinden geçerek olacak, ardı ardına gelen kahkaha tufanları gibi gelecek.
LW: Papa istifa etti ve bu görevi üstlencek olan son Papa olacağına dair söylentiler var, Vatikan’nın,  dinlerin ve banka sisteminin ortadan kalkacağı gerçek mi, bu alanlarda neler oluyor?
AB: Onlar da etkilenecekler. Altın’ın sistemde olduğu dönemlerde, parasal değer kullanılarak yapılan değiş tokuş sistemlerindeki değer değişimi Altın’da değerini bulurdu.  Altın değer değişiminin ölçütüydü.  Değerin değişimine konu olan bilinç enerjisi altın’daydı.  Altın bırakılıp ‘fiat’ para sistemine (hükümet kararına bağlı basılan kağıt para) geçildiğinde Bilinç ilk kağıt üzerindeki numaralara sonra sayısal numaralara döndürüldü daha sonra ‘server’ üzerindeki sayılara en sonunda da devasa ‘değişim server’larına döndürerek değer değişimine yapılan sabotaj tamamlanmış oldu. Hiç karşılığı olmadan fiat paraları yaratan server’lar bizlerin tüm enerjilerini kendi mekanizmasında tutar oldu.  
LW: Cidden.....
AB: Ve ruhsal kontralarınız banka sistemleri yolu ile yapıldığından, enerjiniz böyle vergilendiriliyor. Ben hali hazırda banka, devlet ve medya sistemleri için onları inkar edip geçersiz kılacak bildirimler hazırladım (bu bildirimlerin sesli okunmasını öneriyor). Banka konusuna gelince, binlerce yıl önce sabotaj yapılan aile krestlerine (armalara) dayanır (gerçek kişilerin ruhları çalınarak yapılan sabotaj). Bu insanlar Oterite ve Kontrol sisteminini çok uzun süre uyguladıklarından özgür iradelerini kaybetmişlerdir; sadece buyruk altında olup, bütün yaptıkları verilen emirleri yerine getirmek olmuş. Rothschild ve İngiliz Kraliçesi seviyesinde duruma bakıldığında; Bunların Oterite ve Kontrol sisteminde kalmak için, özgür iradeleri olduklarından söz edebiliriz. Kontrakları kırmak için gerekli olan hür iradeleri yoktur. Çünkü Dünyada kontrataları temsilx eden, kontratları elinde tutan onlardır.  Sadece ‘İçine-Girme’ yolu kullanılarak bütün kontratlar ele geçirilebilinir. Bunu kim yapabilir? En iyisinin iyisinin iyisi: Sadece Galaksi ‘Baskın Birlikleri’ kendi yaşamalarını riske atıp bu işi yapabilirler.   
LW: Bu olacak planın bir parçası mı? İçine-Girme yöntemini kullanacak olanlar mı.............
AB: İçine-Girme yöntemi yolu ile kontratların yönetim sistemi ele geçirilecek.
LW: ....Soylu aileleri, Rothschild’ları, Popayı.... da kapsıyacak mı?
AB: Papa, Kardinallar...
LW: Kara Papa’yı da.......
AB: Şimdi, şu andaki Papaya gelince, inancıma dayanarak ve Papanın akaşik kayıtlarından okuduğuma dayanarak, Papa Brazilya da olan sahısdan farklı bir kişi değil. Aydınlık veya Karanlık veya Gri kısımlardan her hangi birini seçebileceği kadar özgür irade verilmiş biri. Şu andan yıl sonuna kadar Kilise anlayışını yavaş yavaş değiştirebilme şansı tanınan biri. Kilisenin reforma ihtiyacı var. Kilise her zaman reform içinde olmuştur. Ve yeni durum Kilise’nin sonu da olmayacaktır. Kilisenin bir formu, bir şekli, her hangi bir şekilde devamını sürdürecektir çünkü Kilisenin içinde iyi inançlı, iyi insanlar da bulunmakta.  
LW: Doğru.
AB: Ve sadece geleneksel olarak bulunanlar da var, ve bu geleneksel olanların arasında eğreti ruhlar, gerçekten ruhsal amaçlı olmayıp sadece geleneksel olanlar var. Reformlarda  çözüme kavuşması gereken konular içinde, sübyencilik ve banka konuları var. Aynı zamanda bütün bağımsız hükümetler ve dinlerin hükümet gibi işleyen yapılarında olan yolsuzluk, yakınlarını kayırma konuları da var.
LW: Ohh.....  Kesinlikle!
AB: Dini oterite ve yönetim mahalli kiliselere geri dönecek. Yörel papazlar topluma inançlara uygun servis verebilecek. Şu anda bu servis devlet kurumu gibi , ‘bu şekilde yapacaksın veya seninle ilişkiyi keseriz’ direktifi ve baskısı altında yapılmakta.
LW: Vatikan’ın bunca yıldan beri sakladığı gizli sırlara ne olacak.
AB: Oldukça büyük önemi olan konu. Propağanda için kurulmuş büyük kütüpaneler var. Baskı altında kalmaları halinde, bu tür sahte kayıtların olduğu kütüphaneleri açacaklar. Sorulacak soru ise şu; Papa gerçek kütüpaneyi açacak mı? Veya gerçek kütüphane nerede? Gerçek kütüphane şu andaki gerçekliğin dışında. Dünya dışı teknolojisini şu anda göremediğimiz gibi gerçek kütüphaneyi de görememekteyiz. 5.283 ayrı Cins’ten oluşan ve birlik ve beraberlik içinde çalışan İyi Varlıkların oluşturduğu büyük bir güç, burada, şu anda karantina oluşturmuştur. Karantina, insan DNA’sı ve Dünya insanının ticaretini yapan yerlerin etraflarında gözle görülmeyen savunma sistemleri oluşturarak büyük gemilere ışınlama yolu kullanılarak yapılan ticaretin önüne geçmekte. Bu yolla çok sayıda füze sistemleri çalışamaz hale getirildi, çok sayıda TR3B üçgen şeklindeki gemiler ortadan kaldırıldı, çok sayıda yeraltı merkezleri boşaltılıp olumsuz teknolojiler ortadan kaldırıldı. Karanlık güçler başlarına neler geleceğini bildiklerinden onlar için hayati önemi olan çok sayıda teknolojiler ürettiler, Dünya’daki görünmeyen ileri silah sistemleri bir bir ortadan kaldırılmakta. Gerçek Vatikan kütüphanesi de bir muamma, gerçekliğin dışında, nerede olduğunu sadece Vatikan’daki ruhsal kontratları elinde bulunduranlar bilmekte.   
LW: Wow.....Şu anda gördüğün aynı anda, aniden ortadan kayboluyor!
AB: Fakat başka kütüphaneler de var. Sadece Vatikan değil.... gördüğün gibi bu başka bir pisikolojik oyun. Çinlilerde var, Ruslarda var, Avusturalyalılarda var. Kütüphanelerin var olduğu, o dönemlerde geleceği görenler tarafından kristallerde olana Akaşik kayıtlara yazılmıştır.
LW: Gerçeğin daha sonra ortaya çıkarılması için yazılmış....
AB: Kesinlikle.
LW: Gerçekliğin dışında, ulaşılamaz yerlerde saklansa bile sonunda gerçek hiç bir zaman gizli kalmamakta.
AB: Doğru.
LW: Çünkü Orijinal Akaşik kayıtlar yok edilememekte.
AB: Hayır. Kayıtlarda değişiklik yapılamaz, satırların üzerleri siyah kalemle karalanıp düzenlenmiş nüshası olabilir.
LW: Bu nasıl olur?
AB: Ruh, Akaşik kayıtlarının bazı bölümlerini isteyerek tekrar gözden geçirip rutuş yapabilir, dolayısı ile seni scan yapan sistem senin doğum sürecini görmek istediğinde karalanmış satırlar üzerinde dolaştığından data’nın tuhaf olduğunu görüp anlamakta güçlük çeker. İşlemi yapan yapay zeka olduğundan, hazırlanan rapor ne olduğunu tespit için bir sonraki aşamaya, oradanda daha sonraki aşamaya  gönderilir. Ne olduğunu anlaşılamaz ise, o dönemde çılgınca bir şeyin olduğu kanısına varılır, dolayısı ile işlem burada biter. Akaşik kayıtlardaki bu tür düzenlemeler kamufle amaçlı yapılır. Bazen de senin kayıtlarının bir kısmını saklayabilen varlık senin üzerinde eğemen bir irade kurduğundan dolayı bunu başarabilmiştir. Bu varlık bir noktada senin üzerinde baskın olmuş ve sen bu noktada özgür iradenden vazgeçmişin. İradeni geri kazanman uzun sürdüğünden dolayı kayıtlarının bir parçası silinip reenkarnasyon döngüsüne tıkılıp kalmışın. Bununda anlamı, öldükten sonra sadece birkaç saat astral dünyada kalıp tam olarak tüm yaşamlarını gözden geçirme imkanı bulmadan, kıçına bir tekme vurulup tekrar Yeryüzü'ne geri gönderilmek. Kayıtlarının bir kısmı bu şekilde saklanıldığından dolayı, kontratlarını düzeltme şansın hiç olmamakta.      
LW: Evet anlam kazanmakta....Bundan dolayı çok sayıda insan....
AB: Reenkarnosyana döngüsüne tıkılmış durumda.
LW: Tamamen tıkılmış durumdayız...Ve bu kısır döngü yapay zeka tarafından kontrol edilmekte ve....
AB: Meşhur Cin’ler.....karar verenler... kimin göçmen olacağı, ve kimin bebek olacağı konuları, bu varlıkların yaptığı en önemli iş bu. Yüksek titreşime sahip olan ruhların Dünya’ya gelip gelemeyeceği konusunda karar veren onlar. Fakat Dünya’ya gelmek için arka kapılar da var, ben bu kapıları kullanarak Dünya’da bedenlendim. Sistemlerinin kurallarını yıkarak yeryüzüne geldim. Birçok Ruh da arka kapıları kullanarak gelmekteler. Cinler de durumun farkında, bundan dolayıdır ki 80’lerde İndigo ve Kristal çocukları ortadan kaldırmak istediler; bu kadar çok autistic çocukların olmasının nedeni budur, aşılar geliştirilip bu tür insanlığa hizmet için burada olan çocukların işlevleri engellenmekte. Yüksek frakanslı Ruhların yeryüzüne gelmeleri sistemdeki boşluklardan dolayı engellenemediğinden, Yeryüzü’ne geldikten sonra işlevleri değişik yollar ile engellenmekte.    
LW: Arkon'lar nerede kalırlar?
AB: Astral Alemlerde. Mahkeme sistemi bulunmakta. Göçmenlik sitatülerini belirleyen mahkemeleri var. Arkon'ların ana görevi bundan ibaret.
LW: Doğal enkarnasyon sürecini düzenleyen onlar olmamalı, bu süreç organik olmalıdı...
AB: Düzenleyen Toprak Ana’nın içgüdüleri olması gerekir.
LW: Evet...
AB: Havada asılı şehirlerin Kuzey Kutup’unda bulunan Toprak Ana’ın Rüya-Alemi içindeki etkileşimleri sonucu oluşan karar mekanizması, enkarnasyon sürecini belirler. Ancak orada havada asılı şehirler yok artık.
LW: Kuzey Kutubunda?
AB: Sadece Yeryüzünün bir parça Rüya-Alemi var. Uzun süreden beri düşük vibrasyonlu Ruhları Yeryüzüne yerleştirerek, Yeryüzünün bilinci sınırlandı. Uzayın yoğun (karanlık, düşük) enerjisi olan bölümlerinden geçerken, Yeryüzü’nün durumun oluşmasını engellemek için yapacağı pek bir şey yoktu. Yeryüzü üzerinde yaşam barındırmak zorunda, düşük vibrasyolu olsalar bile üzerinde oluşan yaşamları beslemek zorunda. Karanlık güçler gezegenlerin nasıl büyüdüğünü, nasıl yükselip gerilediğini iyi bildiklerinden Yeryüzü’nün durumunu kendi çıkarları doğrultusunda kullandılar.
LW: Ne kadar süreden beri Arkon'lar Yeryüzü’de bulunmaktalar, 52 Milyon yıl geri gitmekte mi..?
AB: Eh.. 490.000 yıl önce, Galaksi Yükseliş Makinası kurulduğu zaman ki, böylelikle 66 ana dramayı çözüme ulaştırmaları mümkün oldu.  Arkon'lar 383....385.000 yıl önce belirdi – tarafsız kişiler atıldıktan sonra. 15 Varlık Tanrı olduğunu sanan fakat kontrol edilebilen varlıklardan oluşan bir sisteme ihtiyaç gösterdiler.... kontrol edilen varlıklar olmalarına rağmen, kendilerini Tanrı gibi gören bu Arkon'lar yönetildiklerinin farkında olamamaktalar. Arkon'ların büyük bir bölümü yüksek vibrasyona sahip olup Oterite ve Kontrol Sisteminin hakim olduğu başka bir gezegende yakalanıp, teknoloji merkezlerine getirildi, bedenleri yok edildikten sonra vibrasyonları Birlik Bilinci düzeyine kadar aniden yükseltilerek oluşturulan yapay zekanın telkiniyle, kendilerinin Tanrı olduğu bilinçlerine yerleştirildi. Daha sonra enerjiden oluşan küçük toplara yerleştirilerek uzaya atılıp bizim astral Alemine zorla enkarne edildiler.
LW: Wow....
AB: İki yaşına geldiklerinde uyanıp, ben Tanrıyım demeğe başlarlar. Fiziksel yaşamları sürecince kendilerini Tanrı gibi görüp yaşarlar, fiziksel yaşamları sona erdiğinde Astral Dünyaya getirilirler, hala Tanrı olduklarına inanmaya devam ederler, Oterite ve Kontrol Sistemi tarafından Mahkeme sisteminde göreve alınıp, kimin Yeryüzünde bedenlenip bedenlenmeyeceğine karar verirler. Şartlar ve Koşullar altında kontratlarımıza küçük karekterli yazılar ile ekleme burada yapılır. Yeryüzü’ne gelmek için kuyrukta bekleyen Ruhlar var, gerçekten çok uzun bir kuyruk, 52 Arkon’dan oluşmuş kurul kontratları okuyup, şartlar ve koşulları eklemekle görevli. Senin kimi aradığına bakmaktalar; anneni mi, babanı mı, kızlarını mı, ilk okul öğretmeni mi, ilk aşkını mı, ilk boşandığın kişiyi mi, 11. boşandığın kişi mi .......  ve sizin kontratlarınıza küçük karakterli yazılar ile yazılmış kötü alışkanlıklar eklenmekte, dolayısıla alışkanlıklarınla meşkul olmaktan dolayı bağımsızlığını aklının ucuna dahi gelmemekte.
LW: Gerçekten; öyle ise, sizi kalıplar içine yerleştirip bağımlılıklar verip düşkün hale getiriyorlar....
AB: Kötü ilişkiler v.b...
LW: Kötü ebeveyn, sübyancılık, ...v.b.
AB: Evet.
LW: Tamam, peki ne tür varlıklar bu Arkon'lar?
AB: Büyük bir kısmı 5. Boyut, diller kullanılarak bazı şeyleri tam tarif etmek pek mümkün olmuyor, Göçmenlik mahkemesinde görev yapan 52 Arkon’un dışındakilerin çok büyük kısmı 4. Yoğunlukta, 5. Yoğunlukta veya 7. Boyuttalar. Oldukça Güçlüler. Ancak zorla, yapay olarak bu seviyelere getirildiler, bu seviyelerde sürekli kalamazlar. Arkon'lar ateşin sönmesi gibi gerçekten yavaş yavaş enerjilerini kaybedip sönmekteler, dolayısı ile görevdekiler sık sık değiştirilmekteler.   
LW: Açıkcası, Arkon'lar 15 Varlığın altında bulunmaktalar....
AB: Doğru.
LW: Oyunu götüren onlar..
AB: Seçilip oyuna sokuldular, yönetilmekteler. ‘Kovan Bilinç’liler, tanrı olduklarını bilinçlerine yerleştiren 15 Varlık tarfından yönetilmekteler - ancak tanrıların bile vicdanı vardır...(bunların yok), kulaklarına söylenilen bu küçük fısıltı, bilinçlerine yerleşmiş......
LW: İyi Arkon'lar var mı?
AB: İyi Arkon'lar var. Saflarını değiştirmiş olanlar.... ah, bir çoğu göçmenlik mahkemesinden alınıp görevlerine son verilmiştir, ne var ki arka kapıları gösterenler bunlardır, ‘bu işi daha fazla götüremeyeceğim, benim yaşadığım gezegen milyonlarca yıl önce özgürlüğüne kavuştu ve hala geri dönemiyorum’ diyenlerde bunlardır. Tamam onlar da durumumuzdan sorumlu ama çok büyük çoğunluğunu affetmemiz gerekir, bunu mutlaka yapmalıyız, Affetmeler hali hazırda çok büyük ölçülerde oldu zaten. Ama bazılarıda var ki affedilmeleri mümkün değil..
LW: Mesela?
AB: 15 ÇokBoyutlu Varlıklar ve bazı sadık hizmetkarları ve onların altlarında olan heybetli yaratıcılar. Biliyormusun, bu Varlıkların üstesinden gelmek pek kolay olmayacak. Onları tutuklama zamanı geldiğinde mahkemeler kullanılacak, mahkemeler hali hazırda yozlaşmış durumda. Bu mahkemeler kullanılmamalı, dava Ruhsal Mahkemelerde görülmeli... Bu mahkemeleri ‘Adaletin Ruhsal Mahkemeleri’ olarak atlandırıyorum. Bu mahkemede, herkezin anlaması için bütün tarih tarafsızlık içinde sesli okunacak: Bu varlık bunu bunu yaptı, bu varlık 5.000 yıl boyunca sübyenciliği yapan kişi denmeli, dinleyen herkeze, aman Tanrım! dedirtecek kadar açık ve tarafsız mahkemeler. 
LW: uhh, uhh.... Doğru.
AB: Adaletin Ruhsal Mahkemelerinde görülen davalar sonucunda suçlular, Galaksinin Merkez Güneş’ine geri dönüşüm için götürülecek. Astraea! Antik Adalet Tanrıçası.
LW: Orası 2. Ölümün olduğu yer mi?
AB: Evet. Ruhsal Geri Dönüşüm (Kaynak’a dönüş).
LW: Yani sen tekrar diriltilebilirsin.....Milyonlarca sene Tanrı rolünü oynayan kimse yok edilip tekrar Kaynak’a malzeme olabiliyor. Bu da 2. ölüm oluyor and bu da neden, ihtimalen........
AB: Korku.
LW: Evet bu olabilir.
AB: Ve bu korku bazı Arkon'ların Tam Karanlık güç olmalarını engelliyor, benim ’Alacakaranlığın Savaşçısı’ satatüsü dediğim...... İyi olmaları halinde bile hala kötü. Her iki tarafta oynuyorlar, bunu amacı ise; aydınlığın ikilemin derinliklerinde olduğunu bilmeleri. Eğer oynamaya devam etmeleri halinde çoğu  ‘İçine-Girilmiş’ yapılar haline gelecekler.
LW: Bunun olmasını mı istiyorlar?
AB: Evet, çünkü durumlarından kurtulmak.....
LW: Rollerini bırakmak istiyorlar, değil mi?
AB: Oyunda olmak istemiyorlar artık.
LW: Belkide bütün herşeyden bıkmış da olabilirler....
AB: Bıtkınlıktan da öte..... yapışıp kaldılar!
LW: Yapışmak......Sanırım ... herbirimiz yapışıp kaldık. Herbirimiz gerçekten takılıp kaldık!
AB: Yapıştık (başı ile onaylayarak). Mevzuniyet sınıfları yok.......
LW: Teknik açısından bakıldığında, sanırım şu an oluşan bütün zamanların en kalabalık mezuniyet sınıfı!
AB: Doğru.
LW: Çok uzun süreden beri mevzun verilmediğine göre...son sınıf öğrencilerin sayısı da yüksek...Döngünün sonuna geldik gibi.
AB: Eveeet....ve buraya gelmek için Ruhlar birikmiş, sırada beklemekte vede mevzuniyetimizden önce Ruh-Akrabaları ile görüşmek istemekteler....
LW: Ahhh... öyle mi....
AB: Bu da işin öteki yanı.
LW: Hıımmmm.
AB: Zaman-Akımları savaşlarına geri dönelim: Atlantis ve Lemuria – tam olarak Lemuria’yı bitirmedik; Kısaca, Lemuria kuruldu.. zaman – akımları arası sıçramalar yapıyor; sanırım bahsetmekte fayda var, Lemuria’nın son gerileme döneminde Lemuria ve Atlantis birbirleri ile savaşa girdiklerinde aynı Cins Varlıklar olduklarının farkına bile varmadılar.
LW: Mnnn...wow.
AB: Tamam? Dolayısı ile son gerileyip batışında, nufusunu geleceğe taşımak istediler, o anda Lemuria – Atlantis savaşı başladı, çünkü tüm kıtayı bulundukları zamanın dışına alıp aynı zaman akımının bir başka yerine yerleştirdiler, bunu yapabilmekteyiler, Tüm kıtanın yeri değişti, yılda birkaç santim değil, aniden kıtanın yeri değişti. Buraya götürmek istiyorum dendi ve götürüldü, götürülen yerdeki gerçeklik te duruma uyum sağladı, çünkü enerji ağına da hakimdiler, dolayısı ile tüm ayarlamaları kolaylıkla yapabilmekteydiler. Atlantis yaşadığı zamanda aniden bir kıtanın belirmesinden hoşlanmadı, kendilerini Zaman-Akımı savaşlarının içinde buldular, politik, sosyal, ruhsal, teknolojik kafa atmalara başladı. Bu tür kafa tutmalar savaş bile sayılamayacak kadar önemsizlerdi. Kıtanın yer değiştirmasi ile Atlantisin yaşadığı zamana gelen Lemuria halkı Atlatis toplumu içinde uyum sağladı, ta ki Atlantis politik zirveye ulaşıncaya kadar. Şimdi, hatırlayalım: ruhsal işkal yozlaşmayı beraberinde getirir, düşük yoğunluktaki insanlar politikada, bilimde ve teknolojide aktif olurlarsa tam doruğa ulaşmak mümkün olmaz. Gelen Lemurialılar gelir gelmez Atlantisliler ile birleştiler ve başka yerlere gitmek için Dünya’dan ayrıldılar, Bu durum Dünya’nın doğal hali, göçmen alıp göçmen vermek. Medeniyetlerin batışlarında esas olan toplumun çok büyük bölümünü batışın etkilerinden uzaklaştırmaktır. Lemuria’nın batışı bilinmekteydi, yine de batışın engellenebileceği konusunda umutlar vardı. Batışı bilen çok sayıda insan Birlik Bilinci Gücünü ve Işınlama sistemlerini kullanarak vede zaman yolculuğu aracı yaratarak havada asılı şehirlerini geleceğe taşıyabildiler. Olumsuz güçlerin enkarnosyonlar yolu ile Dünyayı işkal etmelerini engellemek için yüksek enerjili Lemurialılar Dünya’yı tekrar tohumlama imkanı buldular.
LW: Evet, fakat havada asıl şehirler artık yok dediniz?
AB: Şimdi. Bu şehirlerin Kuzey Kutubunda bulunmaları yasaklandı. Atlantis’in 3 yükselişi ve 3 gerilemesi gibi Lemurnia’da da aynı durum görüldü, Uzayın Aydınlık(hafif) kısmından Karanlık(yoğun) kısmına, sonra Karanlık kısımdan Aydınlık kısma....  geçişlerden dolayı bu durum kaçınılmazdı. Atlantis medeniyetinin zirveye ulaştığı zamanlardaki tüm çabası, Zaman Akımları Savaş’larının sonucundaki istilayı önlemekti. Bu konuda yapılabilenecek her şeyi yaptılar. İlk yükselişinde, binlerce yıl başkalarının kıçını tekmelersen başına gelecek olan şey, içlerinden deliye dönmüş olanlar, aynısını sana yapmak için geri gelecek. Atlantis kitleler halinde saldırgan göçmenler tarafından istilaya uğradı (enkarne ve göçmen olarak). Bir taraftan bu negatif varlıklar, diğer taraftan Lemuria’dan gelenler Atlantis’i güçsüzleştirdi, zamanın bir başka yerinden gelen Lemurialılar, milyonlarca yıldan beri kayıp olan Ruh-Akrabaları ile birleştiler, düşünün bu çok sayıda kayıp Ruhların tümü bu matrikse geliyor. Gelen bu göçmenlerin çoğunun Dünyaları imha edilmiş, harap olmuş, dolayısı ile gelenlerin sağlık durumları iyi olmayıp tedaviye ihtiyaçları vardı. Lemurialılar Atlantislilerle çifleşerek ‘Şifacı’lar oluşturdular. Arcturian’lılar ve Orion’lılar ve de Pleiadian’lılar’dan gelen şifacılar oldu, çünkü milyonlarca değil, milyarlarca şifacıya ihtiyaç vardı.
LW: Vay be......
AB: Bu olay da Galaksi Şifacı Toplumu’nun Dünya’lar arısında paşlaşımını başlattı....Atlantis medeniyetinin ilk doruğa ulaştığında oldu. Atlantisin ilk imha edilme sürecindeki gerçek amaç, zaman akımı düzeyinde ‘gerçeklik kontrolu’ idi. ÇokBoyutlu 15 Varlık, ölümcül Asteroid’leri Yeryüzü'ne yönlendirip şehirlerdeki milyarlarca insanı ve teknolojileri imha ettiler. Hali hazırda Milyonlarca, Milyarlarca insan Yeryüzü’ne göç ettiğinden 15 Varlık, kırılan cam kırıklarını toplayıp, başka bir değişle toplumda temizlik yapıp, toplumu hızlı bir şekilde yenilediler. Amaçları doğrultusunda bunu gerçekliştirdiler, büyük sayılara ulaşan göçmenleri burada kıstırıp sömürmek. Göçmen dalgalarının arkasının kesilmeyeceğini bilmekteydiler, aynı durumu belirli aralıklarda tekrarladılar, Yeni göçmenlerin geldiği zamanlarda büyük felaketler yaratıp hali hazırdaki toplumun büyük bir bölümünü imha ettiler.
LW: Tabi ki bu da çok sayıdaki mecazi hikayelerin gerçek olduğunu gösteriyor, bildiğimiz büyük su baskınları, yangınlar,meteor çarpmaları v.b.
AB: İmha, travma sonrası stresi Ruhta kalıcı olarak bıraktı. Atlantisin batışına dair büyük propagandalar yapmaya başladıklarında, su baskını, Nuh’un felaketi gibi, ruhumuzdaki korkuyu uyandırmaktalar, çünkü hepimiz imhanın olduğu zamanda da buradaydık.
LW: Kısa bir ara verip bıraktığımız yerden başlıyacağız...
AB: Atlantis’ten.
LW: Atlantis’ten... Tam olarak!
AB: Başkent şehirlerden, Yeryüzü içindeki boşlukta olan Dünya ve Agarta ağı'ndan bahsedeceğim.

LW: Mükemmel.....bende bunları sormak istemiştim.
Çeviren Naci Gülşan